Daha çocukken gözümüzü yükseklere diktik biz; çelik puanları alıyoruz…
Cicili bicili oyuncaklarımızın, uzaktan kumandalı
arabalarımızın olmadığı dönemlere doğru yola çıkmaya niyetliyiz. Çocukların
özgür olup, yeşilliklerde oynadığı ve arkadaşlıkların güçlü olduğu o günleri
şöyle bir yad edelim istiyoruz.
Bu gün yine içimizde biraz çocukluk var, kimler bizimle
geliyor? Haydi bakalım çocukluğumuzun o renkli günlerine geri dönüyor ve oyun
oynuyoruz. Aranızda çelik çomak oynamayan var mı? Eğer varsa, bu durum biraz
üzücü. Çocuk dünyasının en eğlenceli oyunlarından biriydi çünkü çelik çomak. Neyse,
bilmeyenler iyi dinlesin, şöyle bir anlatayım sonra da oyuna başlayalım.
Çelik çomak yeşil alanda oynanması gereken bir oyun. En az
iki kişiyle ancak tadı çıkması için daha fazla kişiyle oynanan bir grup
oyunudur. İlk iş; çelik denen kısa çubuğu bulmak. Yaklaşık bir parmak kalınlığında, 10-20 cm
uzunluğunda olan çelik, oyunun başkahramanıdır. Eh ne de olsa herkes onun
peşinden koşacak az sonra. Ardından, oyuncuların çeliğe vuracak şekilde uzunluğunu
ayarladıkları çomak bulunur. Böylece çelik çomak için gerekli tüm donanım
hazırlanmış ve sıra çeliğin yerleştirilmesi için, toprak alanda yaklaşık 20
cm’lik ince bir çukur açılmasına gelmiştir.
İnce, uzun hendeğimizde kazıldığına göre artık eşit olarak
dağılmış iki grubumuzdan hangisinin oyuna başlayacağını belirlemek için
adımlaşma yöntemine başvurabiliriz demektir. Adımlaşma, hemen hemen her oyunda
oyuncu seçmeye başlama ya da oyuna başlama için birinci olacak grubun
belirlenmesinde en etkili yoldur. İki grubun liderleri belirli bir mesafeden
birbirlerine doğru, bir ayaklarını diğer ayaklarının tam parmak ucundan
bitiştirip diğer adımını atması ve bu şekilde birbirlerine yaklaşarak en son
birinin ayağı diğerinin üstüne gelene kadar devam eden süreçtir. Adımlaşma
esnasında iki tarafında oyuncuları bu işlemi heyecanla takip eder ve tezahürat
bile yaparlar.
Nihayet, oyuna hangi grup başlıyorsa o gruptan bir oyuncunun
çeliği zeminde açılın çukurun üzerine artı olacak şekilde koyması ile oyun
başlar. İşte şimdi nefesler tutulur, çünkü az sonra oyuncu çomak ile çeliğe
alttan vuracak ve karşı tarafın oyuncuları da çeliği yere düşmeden havada
yakalamak zorunda kalacaklar. Eğer ki karşı takımın oyuncuları yere düşmeden
çeliği yakalayabilirlerse atışı yapan oyuncu elenir, çeliği yakalayan takıma
ise çeliği yakaladıkları noktadan çukura kadar adımlar sayılır ve çıkan adım
kadar puan verilir. Puanlama sistemi genelde böyle olsa da bazen farklı usuller
de kullanılır.
Çelik havada yakalandığındaki coşku en büyük kutlamalara
bedeldi çocuk dünyamızda, ne büyük bir olaydı çeliği yakalamak, atışı yapan
oyuncu için ise büyük bir yıkım…
Eğer ki çeliği yakalayan takım, havada iken yakalayamaz ve
çelik yere düşerse bu defa, yakalayan gruptan bir kişi, çeliği alır ve çukurun
üzerine bırakılmış olan çomağa vurmaya çalışır, vuramazlarsa eğer bu defa puanı
çeliği atan takım alır.
Bu şekilde devam edip giden çelik çomak, grup oyuncuları
içerisinde büyük bir heyecan ve coşku oynanan bir oyundur ve takımlardan
birinde hiç oyuncu kalmayana kadar devam edilir. Oyun sonunda ise kazanan takım,
büyük bir zafer kazanmış gibi sevinir ve kutlama yapar. Tabi bir de rakip
takımı kızdırmak için toplu olarak söylenen melodik tezahüratlar, kazanan takım
için en büyük zevktir. Çocuk ruhundaki neşe, çelik ve çomağı bile dile getirir
nerdeyse.
Eh, bir oyun daha öğrendik. Hazır mıyız şimdi çelik çomak
ile ruhumuzu şenlendirmeye.
Oyuncumuzda neşemiz de bol olsun.
Hadi o zaman, oyun başlasın…
not: " insan beyninin ürettiği hiçbir şey aslında bize ait değildir " ilkesinden yola çıkarak; yazıda geçen tüm metinleri, fotoğrafları ve videoları, sormadan ve kaynak göstermeden kullanabileceğinizi belirtmek isterim. Bilgi, ancak paylaşıldığında amaca hizmet eder...